-
1 geri getirmek
v. bring back -
2 geri getirmek
vehanîn -
3 getirmek
1) В, Д, Исх. доставля́ть, приноси́ть, привози́ть, ввози́ть, приводи́ть, пригоня́ть кого- что куда-лbir araya getirmek — свести́ вме́сте, собра́ть вме́сте
geri getirmek — принести́ обра́тно, верну́ть
2) приноси́ть, дава́ть, доставля́ть (как результат, следствие)az gelir getirmek — дава́ть ма́ленький (ма́лый) дохо́д
kâr getirmek — приноси́ть дохо́д (при́быль)
para getirmek — приноси́ть де́ньги, дава́ть дохо́д
3) В, Д доводи́ть (до какого-л. предела)4) В, Д назнача́ть (на должность и т. п.)bakanlığa getirmek — назна́чить на пост мини́стра
5) В дости́гнуть; дожи́ть6) приводи́ть (пример и т. п.); предъявля́ть, представля́ть (доказательства и т. п.); выставля́ть (свидетеля и т. п.) -
4 terugbrengen
geri getirmek [-ir] v -
5 επαναφέρω
geri getirmek -
6 wiederbringen
geri getirmek -
7 zurückbringen
geri getirmek -
8 bring back
geri getirmek, hatırlatmak, geri götürmek* * *geri getir* * *(to (cause to) return: She brought back the umbrella she borrowed; Her singing brings back memories of my mother.) geri getirmek; anımsatmak -
9 bring back
geri getirmek; hatirlatmak -
10 rendre
v t1 ce qu'on avait geri vermek◊Je lui ai rendu les clés. — Ona anahtarları geri verdim
2 un achat geri getirmek3 faire devenir (suivi d'un adj.) etmek◊Cela me rend fou. — Bu beni deli ediyor.
4 rendre visite à qqn birini ziyaret etmek5 rendre service à qqn birine yardım etmek6 kusmak7 ifade etmek◊L'ambiance est bien rendue dans le film. — Ortam filmde iyi ifade edilmiş.
-
11 wiederbringen
wiederbringen v/t <unreg, -ge-, h> geri getirmek; (zurückgeben) geri vermek -
12 zurückbringen
zurück|bringenirr vt geri getirmek, geri götürmek -
13 zurückholen
zurück|holenvt geri almak, geri getirmek -
14 revive
canlanmak, saglikli olmak; canlandirmak; tekrar kullanilmaya baslamak, geri gelmek, ortaya çikmak; tekrar kullanmaya baslamak, geri getirmek -
15 turn in
yatmak; (polise) vermek, teslim etmek; geri vermek, geri getirmek, iade etmek -
16 свезти
-
17 zurückbringen
zurückbringen v/t <unreg, -ge-, h> geri getirmek/götürmek;jemanden ins Leben zurückbringen b-ni hayata döndürmek -
18 zurückführen
in die Heimat zurückführen memleketine göndermek -
19 wiederbringen
wieder|bringenirr vt geri getirmek -
20 retrieve
geri almak, yeniden ele geçirmek, kavusmak, yeniden edinmek; düzeltmek, telafi etmek, çaresini bulmak; (av köpegi) vurulan avi bulup getirmek
См. также в других словарях:
geri almak — 1) verdiğini geri istemek 2) geriye doğru götürmek Koltuğu biraz geri al. 3) düşmandan kurtarmak 4) arabayı geri geri götürmek için vites kolunu geri durumuna getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
oldubittiye getirmek — geri dönülmesi güç veya olanaksız bir durum yaratmak, emrivaki yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
amorti etmek — bir girişime yatırılan parayı zamanla kazanç olarak geri getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İ'DA' — Düşman etmek. * Sıçratmak. * Geri getirmek. * Muavenet etmek, yardım etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çevirmek — i 1) Bir şeyin yönünü değiştirmek Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi. Y. Z. Ortaç 2) Öteki yüzünü görünür duruma getirmek Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu. Ö. Seyfettin 3) Döndürerek hareket ettirmek Resimleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
döndürmek — i, e 1) Dönmesini sağlamak Oğlu başını arkaya döndürdü. H. R. Gürpınar 2) i Başarısız saymak, geri çevirmek Sınavda döndürmüşler. 3) mec. Çevirmek, ... bir duruma getirmek Beni serseme döndürdü. 4) mec. Düzene koymak, yönetmek Tek başına bütün… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük